Anahtar Paspasın Altında
5 Eyl 2025
11 Eki 2025
Kapı açılmaz.
Çünkü hiç kapanmamıştır.
Anahtar paspasın altındadır, zaten orasıdır bedenin gömüldüğü yer.
Bastığımız zemin değil, ezilmesine müsade ettiğimiz şeydir.
Ezilmiş olan hatıradır, paspas onun üstüdür.
Anahtar, içerisiyle değil, dışarısıyla ilgilidir.
Sari’nin sergisi bir eşik değildir; eşiğin reddidir.
Kapı eşiğinde değiliz, mekânın kendisi eşiğe dönmüştür.
Sınır çizilmemiştir; aşılmış da değildir.
Belirsizleştirilmiştir.
Tıpkı hatırlama biçimi gibi: yarım ve eksik.
Nesnelerle konuşmaz Sari,
Nesnelerle susar.
Nesneye şekil vermez; nesneyle şekilsizliği işaret eder.
Sandalyeler, paslı çekmeceler, açılmayan kilitler…
Bunlar işlevini kaybetmiş değil, işlevin kendisine direnen formdadır.
İktidara, düzene, mekâna, hatırlamanın zorbalığına.
Anahtar paspasın altında değil, kaybolmuştur.
Ama Sari’nin işlerinde o kayboluş, bir yokluk değil; yoğun bir varlık üretmeyi görev edinir.
Çünkü biz asla orada olmayanın mekânında durmayız.
Tam tersine, çok fazla şeyin aynı anda çöktüğü yerde nefessiz kalırız.
Ve bu düzen, hatırlamanın coğrafyasını yeniden yazar.